bayat/çorum cumhuriyet i.ö.o. izcileri
  İZCİLİĞİN KURULUŞU
 



TÜRKİYE'DE İZCİLİĞİN KURULUŞU

İzcilik, İngiltere'de kuruluşundan kısa bir süre sonra, memleketimizde de Keşşaflık adı altında görülmeye başlanır. Memleketimizde izciliğin ilk kurucuları hakkında çeşitli görüş ve fikirler mevcuttur.

1) Darüşşafaka Beden öğretmeni ve Oymakbeyi B.Sami Karayel'in 1914 tarihli İzci Rehberi isimli izci kitabında Türkiye'de izciliğin ilk kurucuları Nafi Atıf Kansu ve Ethem Nejat olarak görülür. İlk izci üniteleri Darüşşafaka, Galatasaray ve İstanbul Liselerinde kurulmuştur. 1968 yılında Millî Eğitim Bakanlığı'nca kapsamlı olarak Türkiye İzcileri Yönetmeliği hazırlanarak yürürlüğe konmuştur.

2) İstanbul il İzci Kurulu Başkanlarından Rıza Bediz, 1955 yılında yayınladığı "İzcilik ve İzci Kampları" adlı kitabında Türkiye'de izciliğin 1909 yılında İstanbul'da Galatasaray ve Kabataş Liseleri'nde Beden Terbiyesi öğretmenleri Ahmet ve Abdurrahman Robenson kardeşler tarafından başlatıldığını belirtilmiştir. İlk izcilik hareketleri benimsenmiş görünse de bu tarihlerde patlak veren Balkan Harbi bu ilgiyi ortadan kaldırır. Harpten sonra 1912 yılında izciliği yeniden canlandırmak amacıyla Belçika İzcilik Teşkilatı'ndan Herold Parfit getirtilir. Parfit, izciler ocağını kurar. İşte Türkiye'de izciliğin kuruluşu 1912 yılı olarak esas alınmaktadır.

24 Nisan 1914 yılında Kağıthane Sırtlarında ilk izcilik uygulamaları (Oymak başı Kursu) yapılır. 16 Oymak başı başarı ile kurstan mezun olur. 1920 yılında İstanbul'da birçok izci oymaklarının kurulduğu görülür. Cumhuriyetin ilk yıllarında okullarda izci oymakları kurulmaya başlanır Hükümet, izcilik işlerinin yürütülmesini zamanın Millî Eğitim Bakanlığı'na verir. 1923 yılında Baden Powell'ın "Erkek Çocukları İçin İzcilik" kitabı Türkçe'ye çevrilir. 1926 yılında Millî Eğitim Bakanlığı'nca bir tamimle okullarda izci oymaklarının kurulması öngörülür. 1927 yılında Cumhuriyet Bayramı'nda Ankara'da Türkiye izcilerinin toplanması ve törene iştiraki sağlanır. 12 Mayıs 1928 yılında 1246 sayılı "Türkiye'de Gençlik Teşkilatının Türk Vatandaşlarına Hasrı" kanunu kabul edilir. Bu kanunla izcilik Türkiye'de devletin kontrol ve denetimi altına alınır.

1949 yılında "Erkek İzciler Yönetmeliği" kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bunu takip eden yıllarda Yavrukurt ve Kız izciler Yönetmelikleri hazırlanarak uygulamalara geçilmiştir. 1950 yılında birçok teşebbüslerden sonra Türkiye izcileri Dünya İzcilik Teşkilatına kabul edilir. 1955 yılında Ankara'da İzciler Birliği - Derneği, 1957 yılında da İzmir'de de Ege İzciler Birliği - Derneği kurulmuştur. 1968 yılında Millî Eğitim Bakanlığı'nca kapsamlı olarak Türkiye İzcileri Yönetmeliği hazırlanarak yürürlüğe konmuştur.

Kaynak: Mustafa Kemâl Üniversitesi

İzcilik
İzcilik ilkeleri, Dünya İzcilik Federasyonu tarafından aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.

Tanrıya ve vatana karşı görevler. Bu sözler belli bir dinin gerektirdiği bir deyiş değil, evrensel bir gücün kaynağı olan yaşamın ruhsal değerlerinin ortaya çıkarttığı bir zorunluluktur.

Başkalarına karşı görevler. İzcilik tek başına var olmak demek değildir. İzcilik, doğası gereği katılmayı, birleşmeyi gerektiren toplumsal bir etkinliktir.

Kendine karşı görevler. İzcilik; sorumluluk alan , ölçülü, kendini anlamış bireyde insanlık duygusunu harekete geçirir.

İzcilik hem and hem de türeyi içerir. Her izci bunu incelemeli ve kişisel olarak bağlılık duymalıdır.

İzcilik din, dil, ırk,soy farkı gözetmeksizin toplumun tüm üyelerine rehberlik eden, ilkeleri, amacı ve metodu olan bir etkinliktir.

İzcilik gönüllülük ister, hiç kimse izciliğe katılması için zorlanamaz.

İzcilik politikadan uzak öğretici bir olgudur; hiç bir siyasi partiyi veya kuruluşu temsil etmez, edemez. İzcilik ancak toplumuna ve ulusuna yapıcı bir yardım biçimi olabilir.

İzcilik demokratik bir yapıya sahiptir.

İzcilik, emir vermekten çok dinlemek, rehberlik etmek, henüz olgunlaşmamış gencin gerçek dünyasına saygı duymaktır.

İzcilik, kişinin inandığı ve topluma karşı sorumluluk duygularını geliştirilmesinin öğrenildiği bir yaşam biçimidir.

İzcilik bağımsız olmayı öğretir.

İzcilik informal bir eğitimdir.

İzcilik oba(ekip) sistemini kullanır, obalar engelleri yenmede kişinin içindeki kıvılcımı yok edebilecek zararlı etkenleri ortadan kaldırmada bir güvencedir. Oba aynı zamanda sayısal bir güvence demektir. Karışıklığı önler, demokrasiyi güçlendirir.

İzcilik gencin içinde bulunduğu topluma yararlı, aktif ve sorumluluk taşıyan gençler olarak yetiştirmeyi vurgular ve bunda da önemli bir rol oynar.

İzcilik gencin kendini tanımasına yardımcı olur.

İzcilik aktiftir; toplumda ulusunda veya uluslararası topluluklarda etkili rol oynamayı öğretir.

İzcilik doğa ile bütünleşmeyi sağlar.

İzci lideri açık fikirlidir, hayal gücünün kullanımını teşvik eder.

İzcilik değişkendir, asla uzun süreli olarak hareketsiz kalmaz. İzciler hareket ederler. Aktiftirler, izciler izleyici değildir.

İzcilik dünyanın her yerinde içinde bulunduğu toplumun koşullarına göre değişen ve toplumun gereksinimlerine göre hizmet veren bir olgudur. (1)


Atatürk ve İzcilik - 1

Atatürk, izcilik konusu üzerinde de büyük önemle durmuş ve Türk izciliğine de, okullar içi izcilik faaliyetleriyle olumlu bir yön vermişti. Daha miralaylığı sırasında resmi görevi itibariyle başlayan bu ilgi ömür boyu sürmüş ve hiçbir zaman eksilmemişti.

Yurtta izciliğin amaçlarının gerçekleştirilmesini yeterli bulmayan Harbiye Nezareti 15 Haziran 1914 tarihinde “Genç Osmanlı Cemiyetleri” adı altında bir teşkilat meydana getirmiştir. Bu örgütün Genel Müfettişliği görevine de Mustafa Kemal atanmıştı. İşte Atatürk, Gençlik Cemiyetleri Umumi müfettişi olarak çalışmış olmasının verdiği yakınlıkla izci meselesi üzerinde önemle durmuş; izcileri Cumhuriyetin yarınlarının bekçileri olarak görüp kabul etmiş, disiplinli bir biçimde yetiştirilen izcilerden yurt savunması yönünden de büyük yararlar sağlanabileceğine inanmıştı.

Atatürk’ün Gençlik Cumhuriyetleri Umumi Müfettişi olarak, “Makam-ı Celiliye” hitaben “Mahrem” kaydıyla kaleme aldığı rapor, O’nun izcilik hakkındaki görüş ve düşüncelerini anlama bakımından önem ve değer taşımaktadır. Rapor şöyledir:

“Son zamanlarda Avrupa’da yeni neslin fikri ve bedeni eğitimi maksadıyla ihdas edilen genç derneklerine ve izciliğe fevkalade emek vererek azami fedakarlıkta bulunulmuş, maddi, manevi her türlü yardım yapılmıştır. Harpten önce kara ordusu bulunmayan bazı devletler ancak bu sayede ve az zaman içerisinde büyük bir orduya malik oldukları gibi bugünün ordusunu dağıtmak gereğinde olan Almanya ileride mevcudiyetini ve hayatiyetini muhafaza edebilmek için terhis ettiği subayları istihdama devamla 1908’de ihdas edilen Almanya Gençlik Teşkilatı’na muhteşem ordusu derecesinde ihtimam göstermeye önem vermektedir. Yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyeti haiz olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da son derece önemlidir. Bütün hükümetlerce izcilik teşkilatı birbiriyle adeta yarışırcasına yayılmakta ve mensupları fikren, ahlâken, ilmen ve bedenen yetiştirmektedir.

İzcileri himaye ve teftiş için izci ve keşşaf cemiyetleri, genç dernekleri kurulmakta, resmi makamlar ihdas edilerek, bütün bu teşekküllerin her türlü siyasi ihtirastan ve parti münakaşalarından tamamen münezzeh kalmalarına münhasıran ilmi bir sahada çalışmalarına bilhassa itina gösterilmektedir.

Hükümet idaresinin yeniden teşkilini kararlaştırdığı şu günlerde genç dernekleri teşkilatının kurulmasına, yayılmasına ve bu konunun yüksek makamlarca ele alınmasına mutlak bir zaruret vardır. Binaenaleyh:

1. Orduyu ıstırabında bulunan yeni hükümet 12 yaşından itibaren gençleri vatani ve milli bir gaye ile terbiye ile, yaşları mütenasip, fennî ve yeknesak bir surette yetiştirmek mecburiyetindedir. Bu bakımdan milletin en aydınlarını teşkil eden subaylardan okullarda ve genellikle dernekler teşkilâtında öğretmen ve rehber sıfatıyla tercihen kullanılması lazımdır. Bu suretle subaylarımız hükümete malî bir yük teşkil etmeyecekleri gibi en yararlı bir vazife ile görevlendirilmiş olacaklardır.

2. Genç dernekleri Teşkilâtı’nı verimli esaslara istinat ettirmek için Millî Savunma, Millî Eğitim ve Evkaf Bakanlıkları ile mahalli belediyeler ve teşkili düşünülen Cemaat-ı İslami’yenin müştereken yardımı sağlanmalıdır.

3. Genç Dernekleri Umumî Müfettişliğine bağlı olmak üzere bölgelere göre dernekler müfettişlikleri ihdas edilmelidir.

4. Okullarımızda meslekî ve bedenî eğitim konusunda esaslı bir program ve faaliyet yoktur. Kulüplerde gençler basit oyunlar ve fikirleri zedeleyen politikayla meşgul oluyorlar.

Gençliğin gelişmesine yarlı başak bir cemiyet hemen hemen yok gibidir. Bu gibi kulüp ve cemiyetlerde sağlığı koruma, iyi geçinme, fikri eğitim, anatomi, fizyolojiye ait umumi derslerin konusu dahi yer almıyor. Sözü edilen kulüp başkanlarını siyasetin dışında kalmaları, aydın ve gerektiğinde beden eğitimi öğretmenliği yapmaya dahi muktedir kişiler olmaları, kulüplere yaşça küçük olanların kabul edilmemeleri ve okul öğrencilerine kulüplerin kapalı olması şarttır.

5. Son zamanlarda Milli Eğitim okullarında sınırlandıran beden eğitimi ders saatleri arttırılarak, genç dernekleriyle alakalı görev ve kuruluşlar devam ettirilmeli ve köylere kadar esaslı bir şekilde yayılmaları sağlanmalıdır.

6. Spor kulüplerin ıslahı ile müdavimlerine Gençlik Dernekleri Teşkilatı ile de münasebet tesis etmeleri kabul ettirilmelidir.

7. Gerek okullarda, gerek spor kulüplerinde ve cemiyetlerde genç dernekleri kıyafetlerinin kabulü, sağlığı koruma, sosyal eğitim, fizyoloji ve anatomi derslerinin öğretimi ve umum için gece derslerinin ihdası temin edilmelidir.

8. Az da olsa bütçenin müsaadesi nispetinde ödenek sağlanmalıdır.

9. Bütün Genç Derneklerinin teşkilatına girecek olan fakir çocuklarına memleketin sanatı ile mütenasip iş bulup sanatkar olarak yetiştirilmek suretiyle kişisel çalışmalarına dayanan geçimlerini sağlamaları öngörülmektedir.

10. Terbiyevi ve içtimai Genç Dernekleri mecmuasının eskiden olduğu gibi yayına devam etmelidir.

11. Vaktiyle Astsubay okullarının 13-14 yaşındaki öğrencinin bile çantasız ve silahsız talim ve terbiyeyi ifaya muktedir olduğunu tecrübe edilmesini istemiştim. Bu talebim isaf edilmiştir.

12. İzci, Keşşaf veya Spor Kulübü adı altında vücuda getirilecek bütün teşkilat genç dernekleri meyanında addedilerek Dernekler Genel Müfettişliğine bağlı olmalıdır.

Ordunun tahdidi mecburiyetinin yukarıdaki maruzatım ile kısmen olsun telafi edilebileceğine halisane inanmadığımı yüce makamlarına arz ederim.”

Atatürk, mutlu yarınlar için sevgi ve güven duyduğu Türk izcilerini resmi bayramlardaki geçit törenlerinde görmeyi özellikle arzulamış, bunun sonucu olarak da Atatürk devrinde yurdun dört yanından gelen izci oymaklarının Ankara’da Atatürk’ün önünde yapılan Cumhuriyet Bayramı geçit törenlerine katılmaları bir gelenek halini almıştır.

Atatürk ayrıca Türk izcilerinin kıyafetleri ve yetiştirilmeleri konularında verdiği direktiflerle de izciliğin olumlu yönde çevrilmesinde önemli rol oynamıştır.

Türk izciliği, Atatürk’ün emir ve direktifleriyle vücut bulan bir örgüt olarak doğdu, faaliyet gösterdi. Atatürk’ün ilgi ve güvenini kazanmakla da ebedi bir gurur ve şerefe mahzar oldu. “Keşşaflık” Atatürk ile “izcilik” şekline dönüştü. (2)

Atatürk ve İzcilik - 2

TÜRK İZCİLİK TARİHİNDE “ATATÜRK”
Yıl 1922 Atatürk’ün 1916 yılından altı yıl sonra merkezi İstanbul’da bulunan ve “Kalkay” adı ile tanınan M. Sami (Karayel)’ in başkanı bulunduğu “ İzci Ocağı ”, 1922 mayısında Atatürk’e bir telgraf çekerek “ bağlılıklarını ” belirtmiş, ayrıca bu günkü “ Baş İzcilik ” görevini teklif etmiştir. Atatürk, bundan çok duygulanmış ve çektiği telgrafa şunları yazmıştır;

“ İstanbul Türk İzcileri Riyasetine ” ,

“ Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yetiştirmesini temenni eylediğim İstanbul Türk İzcileri Ocağı’nın başbuğluk teklifini büyük bir hisse-i iftiharla kabul ediyorum. Genç arkadaşlarıma teşekkür ve selamlarımın tebliğini rica ederim efendim.”

Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal.

Bu telgrafın üzerinden bir süre geçtikten sonra Ankara’ya yaptığı seyahati “İstanbul İzcilerinin Ankara’ya Seyahatleri” başlığı altında 21 Ağustos 1922 tarihli “ Spor Alemi ” adlı dergide, derginin sahibi Çelebi Zade Sait Tevfik Bey imzası ile okuyoruz : “ O gün hala gözlerimin önündedir. Galatasaray Oymak Beyi olarak Mustafa Kemal Paşanın elini öpmemi hiç unutamayacağım. Heyecandan tir tir titriyordum. “ Nasılsın? ” diye sorduğunu ve bir hayal alemi içinde; “ Teşekkür ederim Paşam.” Diye cevaplandırdığımı hatırlayabiliyorum.” Elbette, az heyecan değil. Ne mutlu O’na ki, Atatürk’ün elini öpme, yüzünü görme mutluluğuna erişmiş.

İstanbul İzcileri Ankara’ya beş oymak olarak giderler. Bu seyahatleri trenle yapılır ve yaklaşık 28 saat sürer. Ankara’da Millet Meclisi’nin karşısında bulunan Millet Bahçesinde yerleşirler. Milletvekillerinin dağılma saatinde izciler hemen dizilir. Yanında Kazım Karabekir Paşa ile Hamdullah Suphi Bey olmak üzere Atatürk , izcileri teftiş eder, ayrı ayrı hatırlarını sorar, sonra resmi geçitle izcilere tahsis edilen yere uğurlar. Ertesi akşam Türkocağı’nda gösteri yaparlar. Gösteride Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa, İsmet Paşa, Süleyman Emin Paşa, milletvekilleri, bazı ileri gelenler hazır bulunur. Çelebi zade yazısına şöyle devam ediyor :

“Ankara’da yegane güzel gördüğümüz Türk Ocağı binasında ertesi gün müsameremizi verdik. Bu binanın salonunda, Gazi Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım, Kazım Karabekir, İsmet Paşa, Kazım Paşa, Süleyman Emin Paşa ile mebuslar ve ekabir hazır bulunuyorlardı.”

Bu konuda o zamanlar “ Makri köy ” adı ile anılan (Bugünkü Bakırköy) Kulübü başkanı ve oymak beyi Mehmet Bey imzası ile, l5 Ekim 1923 Perşembe günü yayınlanan 118/6 sayılı “ Spor Alemi ” dergisinin 12. Sayfasında “ Son ve en güzel seyahatimiz nasıl oldu ve geçti? ” Başlığı altında Atatürk ile bir Amerikalı Oymak beyi ve gazeteci profesör arasında izcilik konusunda geçen olayı şöyle anlatmaktadır: “ Büyük bir azim ve celadetle başardığımız ve izciliğin tarihinde ilelebet şerefli bir sayfa teşkil edecek olan Ankara seyahatinden avdet edeli çok olmamıştı. Ankara’da milli kahraman Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinden itibaren bütün kıymetli kumandanlarımızdan, mebuslarımızdan, erkanı hükümetimizden mazharı tebrik ve takdir olmuş, Anadolu’da yeni seyahatlere teşvik edilmiştik. İlk seyahatimiz Tavşancıl, Hereke, İzmit oldu. İkinci seyahatimiz Ankara’da idi.”

Her sahada olduğu gibi İzcilikte de ilk söz ve işaret gene Atatürk’ten gelmiştir. Mustafa Kemal 1915 yılında Harbiye Nezareti (Milli Savunma Bakanlığı) tarafından Osmanlı Genç Dernekleri Umumi Müfettişliğine getirilmiş, bu konuyu içeren önemli bir raporu o zamanın Başbakanına vermiştir. Atatürk’ün hazırladığı bu rapor Harbiye Nezareti tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmış, kısa zamanda da hazırlanan bir kanun ve talimatname 17 Nisan 1916 da yürürlüğe konmuştur.

Atatürk, Nezaketi Osmanlı Harbiye Genç Dernekleri Müfettişi İken:

“Son zamanlarda Avrupa’da genç neslin fikri ve bedeni eğitimlerini geliştirmek amacı ile kurulan derneklerde izciliğe çok fazla önem verilmektedir.

Bu amaçla resmi makamlar oluşturularak bu kurumların her türlü siyasi etkinliklerden uzak tutulması sağlanarak ilmi bir çalışma yapmalarına özen gösterilmektedir.”

Raporu zamanın Osmanlı idaresine ulaştırılarak resmi ağızdan ilk işaret vermektedir.

İzciliğin gerekliliğini ise: “Yurt savunması bakımından bu derece önemli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da o oranda önemlidir. Bütün devletlerde izcilik teşkilatları adeta yarışırcasına yayılmakta, genişlemekte ve mensuplarını fikren, ahlaken, ilmen ve bedenen yetiştirmektedir.” sözleri ile ifade etmiştir.

İlk Resmi Tören

23 Nisan 1922 Ankara

Türkiye Büyük millet Meclisi’nin açılış töreninde İzci elbisesi ile Ümidi Teceddüt Erkek Mektebi ile Menbaı Füzuyat Mektepleri katılmışlar ve Atatürk’ün övgülerine mahzar olmuşlardır.

20 Mart 1923 Adana

Adana izcilerinin yemin törenine katılan Gazi Mustafa Kemal Paşa “duygularınıza tercüman olan arkadaşlarınızı dinledim. Çok memnun oldum. Maddeten ve manen kuvvetli olmak için çalışınız, çok çalışınız. Çalışmalarınızın meyvesi tüm memleket çocukları için örnek olsun. Ana ve babalarınız, saygı değer Milletimiz, sizler sayesinde, güven içerisinde yaşasınlar. Geleceğin sizlerden beklediği budur. Bunu sağlayacağınıza ve buna layık olacağınıza güvenim vardır. Bunu memnunlukla tekrar ederim.

13 Temmuz 1923

Kurtarılan yurtları görmek için Batı Anadolu ve İstanbul’a gidecek olan Ankara İzcileri, Türkiye İzcilerinin Başı olan Paşa Hazretlerini ziyaret ederek kendisine veda ettiler.

36 izci trampet eşliğinde ve öğretmenlerinin nezaretinde Çankaya Köşkü’nün bahçesinde yerlerini alarak Gazi Paşa’yı selamladılar.

Türkiye İzcilerinin Başı Gazi Paşa, bahçeye çıkarak kendileri ile görüştü ve nerelere gideceklerini sordu. İzciler:

“Kurtardığınız yurtları gezeceğiz, zulme uğrayanların dertlerini, yaşadıklarını öğreneceğiz, düşmanın açtığı yaraları göreceğiz, cevabını verdiler.”

Gazi Paşa, izcilere hitaben bir konuşma yaparak onlara bir ay süren yolculuklarında başarılar diledi.

11 Ağustos 1923

İstanbul’dan Ankara’ya gelen izciler T.B.M.M. önünde bir resmi geçit yaparak Gazi Paşa’nın teftişinden geçtiler. Dört gündür Ankara’da bulunan İstanbul İzcileri Türk Ocağı salonunda bir müsamere verdiler.

Müsamereye Gazi Paşa, Bakanlar, Kazım Karabekir Paşa ve Milletvekilleri izlediler.

Eylül 1924

Gazi Hazretleri, Bursa’da iken, İstanbul Erkek Lisesi Sakarya İzcilerinin verdiği müsamereyi şereflendirerek oymağa bağışta bulundu.

İzci Lideri Samih Nafiz’in (Tansu) anlatışına göre:

“İlk kurulan oymağımız 22 izciden oluşmakta idi ve adını büyük zaferin ismini ölümsüzleştirmek amacı ile Sakarya olarak tespit etmiştik. 1924 yılında Dumlupınar’da Meçhul Asker abidesinin temel atma törenine katılacak 200 İstanbul izcisinin içinde 30 kişilik bir kontenjan ayrılmasına rağmen tren vagonlarında yer bulamadığımız için Haydarpaşa Garından geri dönmeyi gururumuza yediremeyip Okul Müdürünün izni ile Mudanya yolu ile Bursa’ya giderek Erkek Lisesi’nde misafir kaldık. Dumlupınar’a buradan da askeri bir araç bulamayan izciler, Gazi Paşa’nın Bursa’ya teşriflerini büyük fırsat olarak kabul edip kendilerini müsamerelerine davet ettiler. 09 Eylül 1924 akşamı Bursa Milli Sineması salonundaki müsamereye bütün maiyetiyle teşrif eden Gazi Mustafa Kemal, yapılan izci tablolarını, oynana zeybek oyunlarını ve Reşat Nuri Güntekin’in Ümidin Güneşi dramı ve aynı yazarın Gazeteci Düşmanı komedisini son derece beğenerek teşekkürlerini ifade etmiştir. Oymağın yöneticilerini Çekirge’deki evine davet ederek oymağa 100 lira hediye etmişlerdir. 10 Eylül 1924 günü Gazi Mustafa Kemal, oymağı temsil eden izcilerin başarılarının çok iyi, ancak okul zamanı geldiği için Dumlupınar’a gitmelerinin zorluğuna dikkat çekmiştir. Ertesi gün izciler Gemlik-Yalova-İzmit yolu ile İstanbul’a dönerek 100 lirayı oymağın kasasına koymuşlardır.

Ankara Erkek Lisesine “Gazi Oymağı” Adını Vermesi

25 ekim 1926 tarihinde yeni kurulan Ankara Erkek Lisesi izci oymağının Gazi Oymağı adını almasına izin verilmesi iletildiğinde Gazi Mustafa Kemal derhal izin vererek sonucu okul müdürlüğüne telefonla bildirmişlerdir. İznin verilesi üzerine 26 Ekim 1926 tarihinde okul müdürlüğünce Cumhurbaşkanlığına teşekkür mektubu göndererek O’ nun ilkelerine bağlı, O’nun adını yaşatacak bu oymağın ilelebet faal olacağı sözü verilmiştir.

29 Ekim 1926

Cumhuriyet Bayramını kutlamak amacı ile bütün yurttan temsilen gelen çeşitli izci grupları ayrı ayrı, çok düzgün, şapkalarıyla Gazi’nin önünden geçmeye başladılar. İzciler geçerken gözleri yaşarıyordu. İzciler bu geçişleri ile Gazi Paşa Hazretlerinin takdirini kazandılar.

30 Haziran 1927

Ankara Erkek Lisesi ve Gazi Oymağı izcileri Reisicumhur Hazretleri’ni Gazi İstasyonu’nda karşıladılar.

01 Ekim 1929

Gazi hazretleri bugün saat 12.20’de trenle Ankara’ya döndüler. İstasyon dışında izcilerin çaldığı selam borusu, iki taraftan çınlayan alkışlar arasında kayboluyordu. Gazi, izcileri selamladıktan sonra otomobille Çankaya’ya döndü.

29 Ekim 1929

Bayram için yurdun birçok yerinden gelen izciler geçit törenine katıldılar.

29 Ekim 1930

İzciler, bu yıl daha başarılıydılar. Yurdun dört bir tarafından gelen yüzlerce vatan yavrusu, en önlerinde Türk Bayrakları olduğu halde Riyaseti cumhur Bandosu’nun çaldığı marşa uyarak geçtiler. İzcilerin çok düzenli, ahenkli yürüyüşü Büyük Reis’in önünden geçerken selam tavırları pek güzeldi.

Afyon Lisesinde

03.03.1931 tarihinde Afyon’u ziyaret eden Gazi Paşa’nın programında lisenin ziyareti yoktu. Afyon Lisesi Müdürü Ahmet Sami (Onur) Bey ilginç bir tedbirle Gazi Hazretleri’nin programını değiştirdi. Gazi’nin geçeceği yolun iki yanına izciler dizerek yolların diğer kısımlarını kapattırdı. Yolun kapatıldığını gören polis, jandarma kuvvetleri yolu açmaya çalışırken Gazi, durumu anlayarak güvenlik görevlilerine engel oldu. İzcilerin açtığı yolu takiben liseye girerken izciye “Bu yol nereye gider?” diye sorunca izci “İrfan yuvasına Paşam.” cevabından Gazi çok memnun oldu.

29 Ekim 1932

Yurdun dört yanından gelen 1 500 genç izcinin Cumhur reisi tribünü önünden geçerken adımlarındaki sertlik, yüzlerindeki vakur ciddiyet göğüs kabartıyordu. İstanbul, Bursa ve İzmir izcileri daha fazla dikkat çektiler.

İzcilere İltifatı

Reisicumhur Hazretleri, izcilerin geçit töreninde gösterdikleri intizamdan dolayı Maarif Vekili Dr. Reşit Galip Bey’e memnuniyetlerini belirtti. O da Maarif Vekaleti Umumi Müfettişi Selim Sırrı Bey’le birlikte izcilerin başında bulunan Beden Eğitimi öğretmenlerini kabul ederek gazi Hazretlerinin bu memnuniyetini onlara bildirdi.

29 Ekim 1933

Gazi, askeri kıtaları, izcileri, öğrencileri teftiş ederek alkışlar arasında tribündeki yerini aldı. İstiklâl Marşı’ndan sonra ünlü 10. Yıl Söylevi başladı.

17 Haziran 1934

16.06.1934 Cumartesi günü Ankara’ya gelen İran Şehinşahı Rıza Pehlevi şerefine saat 16.00’da Ankara yarış sahasında askeri, kıtaların, izcilerin ve öğrencilerin katıldığı büyük bir geçit töreni yapıldı. Askeri kıtaların geçişinden sonra başta Ankara ve Gazi Liseleri ile İnönü, Porsuk, Erciyes, Konya Oymakları izcileri geçti.

29 Ekim 1936

Bu yıl Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet’in 13. yıldönümü örneği görülmemiş bir kalabalığın coşkun gösterileri ile kutlandı. Sadece geçit töreninde 100 binden fazla kalabalığın bulunmuş olması, Ankara’daki kutlamanın büyüklüğü hakkında bir fikir verebilir 150’si kız olmak üzere 2 bin izci, birbirinden düzgün bir halde alkış toplayarak geçtiler. (3)

( 27.06.1998 Tarihli Internet İzci Gazetesinden alınmıştır.)

ATATÜRK ÖZDEYİŞLERİ İZCİLİKTEKİ BAĞLANTISI

1- Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim.
1- Kendini bedence sağlam, fikirce uyanık, ahlakça dürüst olmak için elimden geleni yapmalıdır.

2- Hatta müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh da vatan toprakladır. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetin ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
2- İzci yurduna ve milletine sadıktır. İzci vatanına karşı vazifelerini yerine getirir.

3- Türk, öğün, çalış, güven.
3- İzci çalışkandır, başkalarına yardımcı ve yararlı olur.

4- Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
4- İzci bedence sağlam, fikirce uyanıktır.

5- Ben fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller isterim.
5- İzci fikir, öz ve hareketlerinde açık ve dürüsttür.

6- Ormansız bir yurt düşünülemez.
6- İzci bitkileri ve hayvanları sever ve korur.

7- Din vardır ve lüzumludur.
7- Tanrıya karşı görevlidir.

8- Millete hizmet eden onun efendisi olur.
8- İzci vatanına, milletine ve ailesine sadıktır.

9- Tek bir şeye ihtiyacımız var, o da çalışmaktır.Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Vatan, insanların omuzları üzerinde yükselir.
9- İzci çalışkandır. İzci daima hazırdır. İzci topluma hizmet eder.

10- Yurt sulh, cihanda sulh
10- Bütün dünya izcileri kardeştir (4)

 
  Bugün 9084 ziyaretçi (13865 klik) kişi burdaydı!

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol